• 27 Ocak 2012 09:00

    Göz Odamızı Açtık!

    Göz Odamızı Açtık!

    2009 yılı sonlarında yaşanan sel felaketinin ardından, Diyabet Merkezine yerleştirilen fizyoterapistler olurken, her nedense göz odası boşaltılıp polikliniklere taşındı.

    Diyabetlilerin göz polikliniğinin Diyabet Merkezi’nde yapılması gerektiğini sistemli bir şekilde dile getirirken, bir taraftan da Diyabet Merkezi’nin donanımının sağlanması ve tam teşekküllü olarak diyabetliye hizmet vermesi gerektiğini her platformda seslendirdik.
    2011 yılı başında fizyoterapistler kendi yerlerine gittiler ancak göz odası eski yerine gelmedi. Bunu defalarca dile getirdik, olmadı. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığını ziyaret ettik ve isteklerimizi bildirdik. Varılan nokta; bizim göz odası aletlerini tedarik etmemiz halinde bir doktoru görevlendirecekleri şeklinde oldu.
    Uzun soluklu bir yarış başladı. Planlama yapıldı, hangi cihazların alınması gerektiği konusunda uzman doktorlarla konuşulup kararlaştırıldı, piyasa araştırıldı, sponsorlar bulundu ve cihazlar alındı. Odalar temizlendi, seramik kondu, boyandı. Malzemeler geldi, kuruldu. O da olacaktı, bu da olacaktı gibi nedenlerle 6 aydan fazla bekletildik. Sonunda Sağlık Bakanlığı bir cihazı aldı ve bunun karşılığında diyabet merkezinden alınıp götürülen eski cihaz bize verildi.
    Göz odasının açılışı 27 Ocak 2012 tarihinde Sağlık bakanı Dr. Ahmet Kaşif’in katılımıyla gerçekleşti.
    Açılışta konuşan dernek başkanı Caner Arca, Sağlık Bakanına ve diğer katılan davetlilere, sponsorlara teşekkür etti ve göz odasının randevulu sistemle çalışmasını istediklerini, ancak numaralı sistemi istemediklerini belirtti. Arca konuşmasında şöyle dedi: “Derneğimizin temel amaçlarından bir tanesi; diyabetli ve yakınlarının yaşam kalitelerini yükseltmektir. Yaşam kalitesinin yükseltilmesi ancak bakım kalitesinin yükseltilmesi ile olur. Diyabetlilerin Merkezdeki her bakım noktasında randevu ile bakımlarının yapılması için uğraş verilmesi gerekir. Bazıları; ‘3-5 ay sonra filanca tarihte gel’ söylenmesini ve tarihin bir kağıda yazılıp hastaya verilmesini ‘randevu sistemi’ olarak algılayabilir. Bizim bunu kabullenmemiz beklenmemelidir. Kabullenmeyiz.”