• 23 Aralık 2013 12:54

    Dyt. Eda Sözcü

    Diyabet ve Sağlıklı Beslenme

    Diyabet, yediğimiz besinlerin enerjiye çevrilmesini etkiler. Yemek yediğimizde, vücudumuz yiyecekleri “glukoz” adını verdiğimiz şekere dönüştürür. Şeker; vücudumuzun nefes alma, yürüme, koşma, uyuma gibi, tüm aktivitelerini yapabilmesi için gereken enerji kaynağıdır. Diyabet, vücudunuzun şekeri enerji olarak kullanmasını güçleştirir. Diyabetli kişilerde, glukoz hücre içerisine giremediği için hücrelerin içinde enerji açlığı vardır. Şekeri damarlarımızdan alıp hücrelerimize taşımak için pankreasta üretilen “insülin” hormonuna ihtiyaç vardır. Diyabetiniz varsa pankreas bezi tarafından ya yeterli insülin üretilmiyordur ya da üretilen insülin yeterli etkiyi gösteremiyordur. Her iki koşulda da kanda şeker düzeyi yükselir.
    Tip 2 diyabette insülin vardır ama yeterince etki göstermez. Tip 1 diyabet ise küçük yaşlardan itibaren görülebilir mutlaka insülinin kullanılmasını gerektirir.

    DİYABET VE BESLENME TEDAVİSİ
    Sağlıklı beslenme; büyüme, gelişme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besin öğelerinin yeterli ve dengeli olarak alınmasıdır. Beslenmek, karın doyurmak anlamına gelmez. Sağlıklı beslenme, besinleri yeterli ve dengeli tüketmek ile mümkündür. Büyüme, dokuların yenilenmesi, yaşamsal işlevler ve üretken olarak hayatımızı sürdürebilmemiz için gerekli olan besin öğelerinin her birinden yeterli miktarda alınması gereklidir. Besin öğeleri; Karbonhidratlar, Proteinler, Yağlar, Vitaminler, Mineraller ve Su’dur.

    KARBONHİDRATLAR
    Karbonhidratlar vücudumuzun başlıca enerji kaynağıdır. Bir gram karbonhidrat 4 kalori enerji sağlar. Yaşamak için vücudumuz enerjiye gereksinim duyar. Enerji için karbonhidratın esas formu olan glukoz kullanılır. Kan dolaşımımızda bulunması sebebiyle kan şekeri olarak adlandırılır. Vücudumuz kan şekerinin tümünü aynı anda enerjiye çeviremez. Kan şekeri düzeyi normalin üzerine çıktığında pankreastan salgılanan insülin hormonu bu fazla şekerin depolanması için karaciğer, kas ve diğer hücreleri uyarır. Glukozun bir kısmı kas ve karaciğerde karbonhidratların depo şekli olan glikojen şeklinde depolanır. İhtiyacımızdan fazla kalori alıyorsak, glukozun bir kısmı yağlara çevrilir. Kan şekerimiz normalin altına düştüğü zaman, glukagon adı verilen diğer bir hormon, glikojenin tekrar glukoza çevrilmesini sağlar.
    Karbonhidratlar basit ve kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayrılır. Basit karbonhidratlar barsaklardan hızlı bir şekilde emilir ve kana karışırlar (şeker, şekerli tatlılar, bal, pekmez, marmelat, reçel). Kompleks karbonhidratlar barsaklardan daha yavaş emilir ve kan şekerini dengeli bir şekilde yükseltir, dengeli insülin salınımı sağlarlar (tahıllar, ekmek, kurubaklagiller, meyve, sebze, süt ve yoğurt gibi).
    Obez kişilerde genellikle insülin fazla salgılanır. İnsülin düzeyinin artması, iştahı arttırarak yağ depolanmasının artmasına ve böylece obezitenin daha da ağırlaşmasına neden olmaktadır. Bu yüzden, insülin salınımını hızlı arttıran besinlerden uzak durulmalıdır. İnsülin salınımını hızlı arttıran besinler “glisemik indeksi yüksek” besinlerdir. Bunun nedeni, yiyeceklerdeki karbonhidratların sindirim sisteminden farklı hızlarda emilmesidir. Glisemik indeksi yüksek olan besinler muz, üzüm, kavun, karpuz, incir, havuç ve haşlanmış patatestir. Bu meyveleri seyrek olarak tüketmeli, havuç ve patatesi de yemek içinde karışmış olarak yemeliyiz.
    Günlük yaşamda
    PROTEİNLER
    1 gram protein 4 kalori enerji sağlar. Amino asitlerden 9 tanesi elzemdir, çünkü vücudumuz onları sentezleyemez. Bu amino asitler; histidin, izolösin, lösin, lizin, metionin, fenilalanin, treonin, triptofan ve valindir. Bu amino asitleri besinlerle alırız. Diğer amino asitler elzem değildir. Yeterli oranda elzem amino asitler ve kalori alırsak vücudumuz elzem olmayan amino asitleri sentezler. Besin öğesi olarak proteinlerin birçok görevi vardır. Proteinler vücut hücrelerinin bir kısmını oluşturur. Yeterli oranda karbonhidrat ve yağ tüketmezseniz proteinler enerjinizi sağlamada katkıda bulunur. İhtiyacınızdan fazla protein alırsanız, proteinler yıkılır ve vücut yağı olarak depolanır. Protein deposu olarak saklanmaz.

    YAĞLAR
    Yağlar, yağ asitlerinden oluşurlar. Karbonhidratlar ve proteinler gibi yağlar da vücut fonksiyonlarını yerine getirebilmemiz için gereken enerjiyi sağlarlar. Yağlar yoğun enerji kaynağıdırlar. 1 gram yağ 9 kalori enerji verir. Vücudumuz yağları enerji için kullanmakla birlikte, özellikle yağ dokularında ve yağ hücrelerinde depolayabilir. Eğer fazla enerjiye ihtiyaç duyarsak vücudumuz bu yağlardan yararlanır. Yağlar midemizi, karbonhidrat ve proteinlere göre daha geç terk ettiği için tokluk hissimizin uzun süre devam etmesini sağlar. İşte bu nedenle çok düşük yağlı bir öğün tükettikten iki saat sonra acıkırsınız.

    VİTAMİN VE MİNERALLER
    Vitaminler düzenleyici olarak çalışan kompleks kimyasal maddelerdir. Mineraller kemik, diş ve tırnak gibi dokularda hücrelerin önemli bir bölümünü oluştururlar. Karbonhidrat, protein ve yağdan enerji üretimini, vücut proteinlerinin sentezini, karanlıkta görme gibi işlevleri yerine getirirler.
    Vitaminler suda eriyenler ve yağda eriyenler olmak üzere 2 gruba ayrılırlar. Suda eriyen vitaminler (B grubu vitaminler ve C vitamini) su içinde çözünebilir, kanla dolaşır ve vücutta depolanmaz. Vücut gerektiği kadarını kullanır, geri kalanını idrar yoluyla dışarı atar. Suda eriyen vitaminler depolanmadığından, yetersizliğini önlemek için, doğal yoldan alınmaları gerekir.
    Yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K vitaminleri) yağda çözünebilir ve yağlarla taşınır. Beslenmemizde yeterli miktarda yağ bulunmalıdır. Vücudumuz yağda eriyen vitaminleri, organizmadaki yağ içerisinde depolayabilir. Bu nedenle yağda eriyen vitaminleri her gün almamız gerekmez. Yağda eriyen vitaminleri fazla miktarda alırsak, vücudumuzda birikerek toksik etkilere yol açabilirler.

    SU
    Su yaşamımız için çok önemlidir. Su yediğimiz yiyeceklerde bulunan besin öğelerinin sindirimi, emilimi, taşınması ve metabolizması için gereklidir. Metabolizma sonucu oluşan zararlı atık maddelerin böbrekler yolu ile dışarı atılmasını sağlar. Su iştahı keser, aç karnına su içersek, açlıktan dolayı oluşan mide kasılmaları önlenebilir ve daha az yemek yememizi sağlar. Su kabızlığı önler. Vücut az su alırsa ihtiyacını barsaklardan su çekerek karşılamaya çalışır ve kabızlık oluşur.

    POSA
    Posa; bitki dokularının sindirim sisteminde parçalanmayan kısımlarıdır. Suda çözünebilen ve çözünemeyen posa olmak üzere 2 çeşittir. Suda çözünebilen posa; sebze, meyve, yulaf ve kuru baklagillerde bulunur. Suda çözünemeyen posa; kepek, bulgur ve rafine edilmemiş pirinçte bulunur. Posalı gıdalar sindirim kanalında dolgunluk yaratır, barsaklardan emilimi yavaşlatır. Açlık hissinin azalmasına yardımcı olur. Kabızlık sorununu önler. Kan glukozunun yavaş yükselmesini sağlar ve böylece dengeli insülin yanıtına yardımcı olur. Kan yağlarının kontrolünde yardımcıdır.

    AKDENİZ TİPİ BESLENME MODELİ
    Sağlıklı beslenmede besin öğelerinin dengeli tüketimi önemlidir ve bu denge kişiden kişiye değişir. Çeşitli toplumlar üzerinde yapılan çalışmalarda sağlıklı beslenme için uygulanması gereken en uygun beslenme modelinin Akdeniz tipi beslenme modeli olduğu ortaya çıkmıştır. Toplumların beslenme alışkanlıkları kalp, hipertansiyon, kanser, diyabet, osteoporoz gibi birçok hastalığın oluşumuyla ilgilidir. Akdeniz bölgesinde yaşayan kişilerde kalp damar hastalığı ve hipertansiyonun az görülmesi Akdeniz mutfağına bağlanmıştır. Akdeniz beslenme programında her gün tüketilecek besinler tahıllar, sebze, meyve, kurubaklagiller, süt ve süt ürünleri ve zeytin yağı gibi ürünlerdir. Haftada birkaç kez balık, tavuk, yumurta önerilmektedir. Bu tip beslenmede kırmızı ete haftada 2-3 öğün yer verilmiştir.

    SAĞLIKLI BESLENMENİN 10 ALTIN KURALI
    • Her öğünde 4 ana besin grubundan (et-kurubaklagil, süt-yoğurt, sebze, ekmek) uygun miktarda tüketin.
    • Öğünlerinizi aksatmayın.
    • Her gün en az 30 dakika düzenli fiziksel aktivite yapın.
    • Sıvı yağ kullanarak kalp sağlığınızı koruyun (1 kilogram malzemeye 3-4 yemek kaşığı).
    • Mevsimine uygun taze sebze ve meyve tüketin.
    • Kemik sağlığınız için kalsiyum alımına dikkat edin.
    • Kansızlığı önlemek için demir tüketimine dikkat edin.
    • Beyaz ekmek gibi rafine tahıl ürünleri yerine kepekli olanları tercih edin.
    • Daha az tuz tüketin.
    • Sağlıklı yemek hazırlama ve pişirme yöntemlerini uygulayın.