• 29 Eylül 2016 14:15

    DİYABET DERNEĞİ-DİYETİSYENLER BİRLİĞİ ORTAK BASIN TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ

    DİYABET DERNEĞİ-DİYETİSYENLER BİRLİĞİ ORTAK BASIN TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ

    İlaçlı tedavi; harcanan büyük paralara rağmen diyabetin hızla yayılmasını önleyemediği gibi kontrol altına alınmasını da sağlayamıyor. Obezite ve diyabetle ancak doğru beslenme ve hareketli yaşamı, düzenli egzersiz yapmayı yaşam biçimi haline getirerek baş edebiliriz. Bu konuda devletin aktif rol üstlenmesi, teşvik edici olması ve hükümete göre değişmeyen "diyabet politikası" oluşturulması gerekir.

    Basınımızın değerli çalışanları, günaydın hoş geldiniz.

    Kıbrıs Türk Diyabet Derneği ve Kıbrıs Türk Diyetisyenler Birliği olarak ortak bir basın toplantısı düzenledik. İki yıldır üzerinde çalıştığımız bir konu var ve artık bu konu ile ilgili bazı adımların atılması gerektiğine inanıyoruz.

    Eğri oturup doğru konuşalım. Toplumumuzda kan akmayan yer yok. Özellikle de sağlık sistemi diye bir sistemsizlik; yetkililerin ve sağlıkta taraf olanların sürekli ve bilinçli-bilinçsiz söylem ve davranışları ile büyütülmektedir. “Varacağı limanı bilmeyen yelkenli için hiçbir rüzgâr elverişli değildir.”

    Bu düşünce temelinde Dünyada ve Kıbrıs’ta diyabet ve obezite ile ilgili yapılan çalışmalardan ve yine ülkemizde gerçekleşen atölye çalışmaları ve konuyla ilgili panellerden yola çıkarak derlenen bilgiler ve yaklaşımlar ışığında konuyla ilgili önemli bazı adımların atılması gerektiğine dikkat çekmek istiyoruz.

    Diyabet Derneği’nin DAÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin katkıları ile 20 Kasım 2015 tarihinde gerçekleştirdiği ve 7 konuda tartıştığı diyabetle ilgili değerlendirme raporlarında ortaya çıkan ortak tema; diyabetin önlenmesinde koruyucu hekimlik sisteminin önemine dikkat çekilmesi olmuştur (kararlar ek olarak verilecektir).
    Eğer siyasiler ve sağlıkla ilgili taraflar kendi kişisel ve zümresel çıkarlarını (kazanımlarını) toplum çıkarlarının önüne çıkarma gayretine girmezlerse, yapılması gereken konu ile ilgili bir “diyabet politikası” geliştirilmesidir. Bunun için yapılması gereken hasta odaklı düşünmek ve davranmaktır.

    Bugün dünyada; ilk defa bir hastalığın artış hızı, dünya nüfusunun artış hızından fazladır. Diyabet, obezite ile at başı giderken ondan sebeplenerek her yıl artan bir ivme ile çoğalmaktadır. Obezite ve diyabet bulaşıcı değiller ama bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayılıyorlar.

    2013 yılında 382 milyon olan diyabetli sayısı, 2014 yılında 415 milyon oldu. 2040 yılında bu rakamın 642 milyon olacağı hesaplanıyor.
    Ülkemizde diyabetin yayılma hızı Türkiye’nin iki, Avrupa ülkelerinin dört katıdır. Ülkemizde 100 000 kişinin diyabetli olduğunu söylemek oldukça iyimser bir yaklaşım olur.

    2014 yılında G20 ülkelerinde 286 milyon diyabetli vardı ve her 9 saniyede bir kişi diyabetten dolayı öldü ve diyabete yıl içinde 573 milyar USD harcandı.

    Görülüyor ki, diyabet maalesef ilaçlı tedavi ile kontrol altına alınamıyor. İlaçlı tedavi sadece diyabetli olduğunu bilen ve buna inanan, bilgili kişilerde işe yarıyor. Hâlbuki diyabetlilerin %50 kadarı diyabetli olduğunu bilmeden yaşıyor.

    Büyük ilaç firmalarının desteklediği araştırmalar diyabetlilerin yaşamlarını rahatlatmalarına rağmen ne yazık ki insanların diyabet olmalarını, daha genç yaşta insanların her geçen gün daha fazla diyabet olmalarını engelleyemiyor. Ömür uzuyor ama çok pahalı bir şekilde uzuyor.

    2014 yılında hesaplanan 415 milyon diyabetlinin %75’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Sağlıklı olmayan beslenme ve sedanter (hareketsiz) yaşam biçimi Tip 2 diyabetin hızla yayılmasının sebebidir. Ülkemizde 12-14 yaşındaki gençlerde bile Tip 2 diyabete rastlanmaktadır.

    Dünyadaki diyabetlilerin %90’ı tip 2 diyabettir. Ama yapılan araştırmalar bunların %70’inin sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam biçimi ile önlenebileceğini göstermektedir. Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivitenin artırılması için devletlerin aktif rol üstlenmeleri, teşvik edici olmaları gerekmektedir.

    Obezite ve diyabetle mücadelede yapılması gereken sağlıklı ve doğru beslenmeyi öğrenmek, hayatımıza sürekli hareketi ve egzersizi katmaktır. Eğer diyabetli isek buna bir de ilaçlarımızı bilinçli bir şekilde kullanmaktır.

    Kolay ama yaşam biçimi haline getirmek durumunda olduğumuz bir durum. Bunun için yapılması gereken toplumun her kesiminin yaşam tarzı değişikliği yönünde eğitilmesi ve teşvik edilmesidir.

    Bizler yapılması gerekenleri hem otoritelere hem siyasilere hem de topluma anlatmak için bir dizi çalışmalar planlıyoruz. Bu konuda özellikle diğer sivil toplum örgütlerinin ve belediyelerin katkılarının etkili olacağına inanıyoruz. Kuşkusuz medya bu konuda önemli bir güçtür. Onu yanımızda görmek istiyoruz.

    Sosyal medya en geniş şekilde kullanılarak yapılması gerekenler konusunda insanlarımızı uyaracak, bilgilendirecek ve teşvik edeceğiz.

    Teşekkür ederim.

    Caner Arca
    Başkan
    KTDD