• 14 Kasım 2018 07:29

    14 KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

    pics/pics_duyuru/DYR_6664/996c2e09e15fc36ecef72391433fad26.jpg

    Bugün uzmanlar “yaşam tarzı değişiklikleri” ile 2040 yılına kadar 160 milyon diyabetin geciktirebileceği veya önlenebileceğini öngörmektedir. Hızla gelişen teknolojinin dayattığı “teknolojik yaşam tarzı” birçok ülkede sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzıyla (sedanter yaşam tarzı), çocuk ve gençlerde de tip 2 diyabet görülme riskini küresel halk sağlığı sorunu haline getirmektedir.
    Dernek olarak her yıl bir dizi etkinlikle bugünü anlamına uygun çalışmalar yaparak kutluyoruz. 2018 yılı için, “Yaşam Tarzı Değişikliği ile diyabetin önlenebileceğini” öne çıkaracak çalışmalar yapmaktayız
    Koruyucu hekimlik sistemi oluşturulmalı ve ilaçlı tedavi sistemine entegre edilmelidir.

    Basın Açıklaması
    14 Kasım Dünya Diyabet Günü
    2018


    20 Aralık 2006 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda diyabet kronik bir hastalık olarak tanımlanmış ve 2007 yılından beri 14 Kasım Dünya Diyabet Günü, Birleşmiş Milletler günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.

    Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun 2018 yılı için belirlediği slogan “Diyabette Gözler”, tema ise Aile ve Diyabet olarak saptanmıştır. Diyabetin erken tanısı için taramanın önemi ve erken tanı ile komplikasyon risklerini azaltmak amaçlanmaktadır.

    Göz dibi taraması çok önemlidir çünkü yüksek şekerin verdiği hasar damarlarda çıplak gözle sadece gözlerde görülebilir. Bugün her 3 diyabetliden birinde diyabetik retinopati gelişmektedir.

    Diyabet günü dolayısı ile düzenlediğimiz bu basın toplantısında, Kuzey Kıbrıs’taki diyabet ve sağlıkla ilgili sorunlarımızı da dile getirmek durumundayız.

    Bugün dünyada 425 milyondan fazla kişi diyabetle yaşıyor ki bunun büyük bir çoğunluğu Tip 2 diyabettir. Sağlıklı yaşam biçimi ve eğitim ile Tip 2 diyabet geriletilebilir. Aileye bu noktada görevler düşmektedir.

    Ülkemizdeki diyabetlilerin (%11.5) sadece %45’i tanısı almıştır. %55’i ise diyabetli olduğunu bilmeden yaşıyor. Erken tanının önemini herkes biliyor ve yeri geldiğinde dile getiriyor ama bunu projelendirmeyi ve diyabetle yaşarken bunun farkında olmayanları ortaya çıkarmayı, onları bilgilendirmeyi ve tedavi etmeyi başaramıyoruz.

    Bu insanlar diyabet tedavisini çoğu kez iş işten geçtikten sonra, bir komplikasyonla doktora gidince almaya başlıyorlar. Yetişkin nüfusun %20’ye yakını gizli şekerdir ve bunların da her yıl %10-12’si diyabet olmaktadır.

    Diyabet tüm aileleri etkiliyor. Diyabeti yönetme, kişi ve aile için en iyi yönetim planının yapılması, geliştirilmesi, tanıtımı- değerlendirilmesi ve birlikte davranılması aileye düşen bir görevdir.
    Diyabet hem kişinin kendisi hem de ailesi için çok pahalı bir durumdur.

    Kuzey Kıbrıs’ta diyabet AB ülkelerinin ortalama yayılma hızının nerde ise 4 katı hızla yayılırken; diyabetlilerin, diyabetli yakınlarının ve tüm toplumun bu konuda bilinçlendirilip güçlendirilmesi yönünde eğitilmelerine yeterli önem verilmemektedir.
    Devletin esas hedefi; insanların öncelikle hasta olmalarını önleyecek tedbirleri almak olmalıdır.

    Dernek olarak her yıl bir dizi etkinlikle bugünü anlamına uygun çalışmalar yaparak kutluyoruz. 2018 yılı için, “Yaşam Tarzı Değişikliği ile diyabetin önlenebileceğini” öne çıkaracak çalışmalar yapmaktayız.

    Bugün uzmanlar “yaşam tarzı değişiklikleri” ile 2040 yılına kadar 160 milyon diyabetin geciktirebileceği veya önlenebileceğini öngörmektedir. Hızla gelişen teknolojinin dayattığı “teknolojik yaşam tarzı” birçok ülkede sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzıyla (sedanter yaşam tarzı), çocuk ve gençlerde de tip 2 diyabet görülme riskini küresel halk sağlığı sorunu haline getirmektedir. Küresel sağlık harcamalarının %12’si, yetişkin diyabetli bireyler için harcanmaktadır.

    Teknoloji, tüm yaşam alanlarımızı kuşattı. Bize kaçınılmaz gibi gelen bir yaşam biçimi oluştu. Bol enerjili teknolojik, doğal olmayan gıdalarla ve nerede ise midemizin dinlenmesine bile fırsat vermeden besleniyoruz. Biz değil, arabalar ve araçlar hareket ediyor. 24 saat yayın yapan TV kanalları, yürüyen merdivenler, digital alışveriş ve haberleşme araçları, akıllı telefonlar gibi teknoloji harikaları; obezite ve diyabetin başı çektiği birçok hastalığın birincil sebebi olan “yanlış yaşam biçimini” sırtımıza kaftan yaptı.

    Alternatif yaşam biçimi; bilinen ve kitaplarda sürekli yazılan ama sürekli olarak göz ardı edilen bir konudur.
    Obezite ve diyabetle ilgili tüm algoritmalarda hastaya birincil olarak önerilecek konu; “yaşam tarzı değişikliğidir”.

    Fazla kilo ve diyabete davetiye çıkaran yaşam tarzına karşı geliştirmemiz gereken “yeni yaşam biçimi”; günümüz teknolojisinin yaratıp dayattığı yaşam biçimine alternatif bize özgü olacak bir yaşam biçimidir. Dikkatlerden kaçan, kişiye nasıl olacağı anlatılmadan dayatılan, sosyal ve ekonomik yaşam şartlarından ötürü türlü bahanelerle uygulanamayan budur. İnsanların teşvik edilmesinde, insan sağlığından sorumlu olan devlet kurumlarının bile yetersiz ve isteksiz davrandıkları konu budur. Gözlerden kaçan ve derneğimizin öne çıkarmaya çalıştığı yeni ve alternatif yaşam biçimi budur.
    Bu tanımın altı doldurulmalıdır. Koruyucu hekimlik sistemi oluşturulmalı ve ilaçlı tedavi sistemine entegre edilmelidir.

    Kişiler bazında doğru beslenmenin; çevresel, sosyal, ekonomik vb. etkiler altında nasıl hayata geçirilebileceği, bizi çepeçevre kuşatan teknolojik etkilerin nasıl aşılabileceği, uyku düzeninden tutun da bağımlılığa yol açan şeker, sigara gibi kullanımı serbest olan ve olmayan maddelerin kullanılmasının zararları, uyku düzeninin faydaları gibi konular sürekli ve sistemli bir şekilde anlatılmalıdır.